27 Şubat 2012

Böyle...


·         Bu hafta hiç bitmeyecek gibi geliyor hadi bakalım hayırlısı...

·         Yanılmıyorsam eğer İngiltere’de (başka bir yerde olabilir) kadının birisi öldükten 45 dk. sonra hayata geri dönmüş. 45 dk. boyunca teknik olarak ölüymüş. Sanıyorum öbür tarafı beğenmedi geri geldi..

·         Askeriyede artık “Yaylalar” söylenemeyecekmiş. Kadın ve bilmem ne bakanı halt etmiş, gitmiş kadın ve erkek arasındaki ayrımcılığı oradan yok etmeye karar vermiş. Gerzizekalı diyeceğim de ayıp olacak şimdi. Neyse diyorum ki bakanım git topla halkı karşına birde bunu öyle anlatmayı dene. Kafana yumurta atmazlarsa ben de hiçbirşey bilmiyorum.

·         Can Bonomo’ya da birşey diyeyim. Can’cım şarkı eh işte yani çok da açmadı beni ama üzülme sonuçta biz vaktiyle “Rimi Rimi Ley” diye bir şarkıyla da o yarışmaya gitmiş bir ülkeyiz. Ama işte çok olmamış yani dedim ya. Türkçe meali ne der bunun diye bile zahmet edipte bakmadım.

·         Bir üstteki maddeye ek olaraktan; Demet “Bu şarkı güzelse ben zevksizim.” maabında birşey demiş. (Cümle tam böyle olmayabilir ama takılmayın siz ucu buraya çıkıyor sonuçta.) Bir insanın kendini bilmesi nasıl güzel şey anlatamam. Zevksizsin Demetcim! Dibine kadar zevksizsin!!

·         ACTA’ya hayır!! Demet’e hayır!! Yeterince açıklayıcı oldum sanırım, başka lafa gerek yok..

·         Şu illuminaticilere de kıl olmaya başladım. Her yerden fırtlıyorlar. O illuminati, bu illuminati... Senin illuminati kere... Tövbe yarebbim. İlluminatinin kendisi kadar sessizce sürdürebilir misiniz faaliyetlerinizi lütfen.. Sinirimi bozmaya başladınız..

·         Kar gene geri geliyormuş. Her salı İstanbul’da misafir ediyoruz kendisini. Yalnız bak tahammül sınırımız te burnumuza kadar geldi artık. Her salı her salı şaka yapıyorsun sanki... (Allah’ım niyetimi sen biliyorsun vallahi. Tövbe haşa karışmam işine..)

·         Pazartesi çilesi diye de birşey var. Trafik berbat olur. Pazardan kalan bir isteksizlik.. Yatağın “gel koynuma” diye çağıran halini görmemezlikten gelmek zorunda olmak.. Derken bir de yağmur yağmıyor mı hayattan soğuyorum oy aman...

·         Bir İstanbullu olarak pek bir yer bilmeyen bendeniz bu haftasonu Beyazıt’a gitmek durumunda kalınca kızkardeşceğizim bakın ne dedi: “Sana hiç güvenmiyorum ben. Dönerken seni tramvaya bindirsinler. Sen kaybolursun yoksa.” Nasıl da cesaretlendiriyor görmeniz lazım.

·         Bazen diyorum hakikaten bu blogu kimse okumuyor. Peki neden yazıyorum? Bilmem ki kimse okumasa da ben birşeyler söylemiş olayım diye yazıyorum aklımdakileri..
23 Şubat 2012

Kafam karışık...


  • Böyle havalar bir açıyor, bir kapatıyor derken bende de neşeli haller bir görünüp bir kayboluyor. Rusya'dan haftaya gelecek soğuk havanın etkileri sanırım bunlar da.. 
  • Öyle çok şeyler geliyor ki aklıma. Unutmayım da yazayım diyorum ama sonra birisi kumdan kaleme üflemiş gibi puf uçuyor gidiyor hepsi. Hemde gözüme kum kaçıyor sanki, hep kaşınıyor böyle..
  • Sims oynamaktan beynimde bir yerlerde bir bozukluk oluşacak yakında. Aklımı fikrimi simsteki görevlerle bozmuş durumdayım. Böyle böyle sosyal medya bağımlısı oluyoruz ben anladım. 
  • Geçenlerde şurada ahanda şu yazıyı okudum. Yemin ediyorum ben bu yazının başrolüyüm. Böyle bütün alışveriş sitelerinde hesabım var. Nerede ne indirime girmiş ben hepsini bilirim. Çok da marifet ya. Bilmekle kalsam iyi, bir de tutar alırım.. Ah benim çileli başım. Maaşımın yarısını alışverişe yatırıyorum. Biri benim şu halime bir dur desin ne olur..
  • Böyle hep boş işler peşindeyim bu aralar. İşten gelince biraz oyun oynuyorum. Bir duş alıyorum. Sonra da erkenden yatıyorum. Bir kitap var çantamda başlanacak. Üç tane de ayrı olarak sırada bekleyen var. Bir de bir ay önce başlayıp bitiremediğim. İğrenç derecede sıkıcı romantizm dolu (güya) bir roman var. İşte tam buraya şu şarkı gelecek.
  • Tüketici toplum beni bu hale getirmiş tamam da, benim suçum ne canım Starbucks'dan vanilyalı white mocca çekiyorsa. Hepsi canımın suçu ben suçsuzum. Güya sevgilimle de kahve içmeye gitcez. Üç hafta oldu ben kahve mahve göremedim..
  • Böyle toplantıdan toplantıya gidiyorum. Yakında kendimi önemli bir insan zannetmeye başlayıp da havalanırsam hiç şaşırmayın derim. Zira gidip geldiğim toplantılardaki meymenetsizler burunları yere düşse almaya tenezzül etmezler. Eh bende üzüm üzüme baka baka kararır atasözü itibariyle tehlike altındayım canlarım.
  • Onu bunu bırakın da gazete açıyorum işte şöyle kahvaltı ederken kim ölmüş, kim kalmış bakayım diye. Bu hafta öleni kalanı geçtik, bir yanda Star'ın Kanunî'si öte yanda Fatih Aksoy'un Show'a sattığı Fatih. Deprem olsa kimsenin umrunda olmayacak. Eh ne de olsa; clone wars, star wars yalan oldu harem wars forever. Şimdi trend bu canım.
  • Bir de twitter var. Hala gidip adıma hesap açamadım. Sims gibi bir oyunları olmadığı sürece de açmayacak gibiyim. İşte böyle bir insanım varın siz anlayın ne anlayacaksanız. Millet dünyayı twitter'da kurtarıyor. Babanızın hayrına dua okuyun desem okumazsınız. Ama "vik vik vik" kim twet atmış? Kim kime gıdaklamış onları bilirsiniz. Acayip sinirlendim.
  • Gittim Eyvah Düşüyorum'a başvuru yaptım. Can sıkıntısı malumunuz. Ama baktım forma, 3dsMax finalinden bile zor yahu. Bende öyle bir ciddiyetsizlikle doldurdum ki formu; adamlar beni kabul ederse şaşarım yani. :)
  • Neyse gidiyorum ben artık. Yenilmek üzere bir pasta ve içilmek üzere bir ice-tea şeftali (öğk hiç sevmiyorum) beni bekliyor. 
                                                                                       Loves Charlie

P.S: Sevmiyorsan niye içiyorsun diyenleri duyar gibiyim. Çünkü mide rahatsızlığı sebebiyle ve sevdiceğimin yoğun çalışmalarıyla asitli içecekleri terkeyledim. "Tiz kapağına kilit vurula cümle gavur icadının." diyerekten hayırlı geceler dilerim. 

Aman anne...

   Annem yine her zamanki gibi bana laf sokuşturdu. "Yavrum evladım sen evlenme bakmazsın kocanın ailesine." dedi. Ama ben böyle lafın altına kalır mıyım hiç? Anne dedim beni niye alıyorlar ki bu insanlar?? (Lafa da bak hele pazardan portakal alıyorlar sanki. Hey yarebbim!) "İşe yara diye." dedi.
   "Ama anneciğim sende bulaşık makinesini bulaşık yıkamak için aldın ama yıkamıyor. Hatta ikinci bir kez biz yıkıyoruz tekrar. İşte bende onun gibiyim yarısını yaparım, yarısını bırakırım." dedim. O ne desin ki daha.. :) İyi demişim oh olsun ona. :)

Sorma...

Ahh, ben erkek olaydım bu kızı alırdım valla.. Hiç kaçırmazdım!!
20 Şubat 2012

Kal...

'Gitme, kal...' diyemedi o bana. O demeyince de ben gittim. Deseydi de yine giderdim. Hem aramız da bozulurdu. Bir de üstüne sen bana 'kal' dedin derdim.

Bu kadar basit aslında...

Gidersen biterim yine.
'Gitme..' dersem eğer kalır mısın benimle??

P.S: Bu kadar basit aslında ama bazen ne 'gitme' demek ne 'biterim' demek engel olmuyor olacaklara.

Ne güzel bir şarkısın sen.. :)


Tabii bir de ne dediğini anlasam çok güzel olacak ama...
Ama işte google amca bile çözümsüz kaldı bu şarkının manasını aramakta ne yapayım ki...
15 Şubat 2012

Yalnızlık ?

Yalnızlık alır götürür diyor şarkı. Götürse yalnızlık mı olur??
Yalnızlık tek başına, bi başına, başka bi baş olmadan yanında öylece kal'akalmaktır. Nokta.

P.S: Depresif ruh hallerimden sizlere hediye. Telifi gene %100 bende ona göre!!

Kalan kalmış / yalan yanlış

   Her yeri boyamışsın, çok güzel, ama burada biraz kan kalmış. Zincir kalmış, kırbaç kalmış. Sahneye çıkan hayvanların büyük uzantılarıyla ayaktasın, çok güzel, ama burada biraz aşk kalmış. Sana dokunduğum günlerde bana 'sevgilim' derdin. Şimdi 'ibne' diyormuşsun, çok güzel ama burada biraz sonbahar kalmış. İhanet kalmış, bencillik kalmış. Korkunç yolculuklar planlardık insandan uzağa. Ellerimizi bırakıp, yüzümüzü bırakıp, ayaklarımızı bırakıp gülecektik, çok güzel, ama burada benim çocuksu saflığım kalmış. Aptallığım kalmış düşlerim kalmış.
   Bu gece benim için en iri şeyi ağzına al. Evrendeki en iri şeyi; Adımı. Ve sonra tükür onu havaya. Altına geç ve bekle. Çok güzel! Ama burada biraz herşeye rağmen hâlâ benim sana hasretim, benim senin göğsünü yumruklaya yumruklaya ağlayışım, benim... benim senin bana hediyen lök gibi yalnızlığım kalmış.

                                                                                                     Küçük İskender / İt Cazı

P.S: Adam yazmış canım. Nasıl hoşuma gidiyor bu yazıdaki bazı kısımlar. Tabi en sevdiğim yanı 'lök gibi yalnızlık'!!! Oradaki 'ibne' kısmını kızlar 'kahpe, kaltak' ve bilimum meşrubatla değiştirerek kullanabilirsiniz.. Yazıyı orjinale bağlı kalarak geçirdim buraya. Noktalama işaretleri dahil herşey aynı. Okey?
11 Şubat 2012

Kuş Dili :)

İlk gördüm dizide Azra söylüyor. Hemde kendi sesiyle tabi ben youtube'un yalancısıyım. Demedi demeyin de sonra.

Sonra bir baktım bu hatun söylüyor. Ama nasıl söylüyor. Dinleyin, üşenmeyin. Üşenenin 35 tane çocuğu olsun tamam mı!! :D

Şekersiz çay, sakalsız erkek gibidir.

Tüm telif hakları bana ait bir sözdür. Çalıntılarken kaynak belirtiniz. Ay ama ne güzel de çıktı ağzımdan bir kere yahu. %100 doğru bence. Hah!

Gamze Anne'ye yardım edelim!!

Gamze Anne ve Atakan
   Genç yaşında lösemiye yakalanan Gamze Akbaş bir anne. Küçücük bir oğluşu var Atakan.. Gamze Anne'ye acilen ilik nakli gerekmekte.. Ve Gamze Anne umudunu çoktan kaybetti bile. Savaşamayacak kadar güçsüz hissediyor. Daha önce bir kez yendiği hastalık yeniden nüksettiği için çaresiz hissediyor. Onun tek derdi Atakan'ı ardında bırakacak olmak. Ama o daha çok genç gelin ona tatlı oğlu Atakan ve eşi Emrah'la bir ömür geçirebilmesi için yardım edelim...

P.S: İlgilenenler için;

Unuttum :(

  • Böyle aklıma bir sürü fikirler geldi. Hepsini güya aklımın kıyısına köşesine not ettim bloga yazayım diye peki ne oldu. Unuttum şimdi hepsini.
  • Sudan etkilenmeyen laptop yapsınlar bundan sonra banyodan yayınlacağım postlarımı. Hayır orada aklıma muhteşem ötesi fikirler geliyor. Çıkınca hepsini unutuyorum ama.. :(
  • Kız kardeşime seslenmek istiyorum burdan. 600 tane erkek içinde okuyup da hala sevgili bulamayan bir kızkardeşim var benim. Hayır bulunduğu yerin popülasyonuna göre adam başına 137 gr. kız düşüyor. Görüyorsunuz ya bazı insanlar da çok yeteneksiz canım. :) 
  • Şu Muck dizisindeki şarkılara takmış durumdayım. Demet Akalın azıcık tv açsın da sanat nasıl icra edilirmiş görsün diyorum. Tamam Demet'e takığım diye çok yüklenmeyeyim şimdi de neyse işte yahu nasıl bir yetenektir bu insanlardaki. Her gördüğüm şarkılarından sonra youtube'da o şarkıya takılı kalıyorum. Müzik piyasası sağlam dursun bence harbiden yetenekli insanlar geliyor!! Demedi demeyin sonra da bak.
  • Malkoçoğlu'nu göremeyen kardeşimi esefle kınamalıyız. Benim bir kızkardeşim var evlere şenlik dostlar. :) Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Makine Mühendisliğ'nde okumakta olan bu kardeşceğizimin kampüsünde Muhteşem Yüzyıl çekilmektedir. Muhtelif çekim günlerinden birinde yanından geçen adama bön bön bakıpta kim olduğunu gözünde gözlüğü olmadığı için anlamayan kişi ise benim kardeşim olur. Ya sabır yarebbim. :) Koskoca Malkoçoğlu ayol bu mahalle bakkalı değil ki insan gözü kör olsa gene görür. Daha ne diyeyim ben..
  • Ahh ahh! Ciğerim yanıyor. Misal Malkoçoğlu, Muck dizindeki Salih ve bir de Murat Yıldırım. Bu üçünü bana versinler zilyon dolarlık borcum olsun da gık dersem. Hıh!
  • Böyle de gene gevezelik yaptığım boş bir post oldu ama birşey diyemeyeceğim.. Yetenek bu kadar canlar.

P.S: Muhtemel asılacak adaylara duyurulur. Kızkardeşim esmer olup, ultra zekidir.Amma velâkin tıpçıdan aşağı da koca kabul etmez belirteyim de boşa heveslenmeyin.
P.S: Yetenek mevzusuna da niye bu kadar taktım biliyor musunuz? Yetenek sizsiniz'i izliyor burdakiler de ondan. Siz takılmayın canım. :) 


9 Şubat 2012

"Sevgililer günümü ıyk....

   "Sevgililer günümü ıykk geçti modası onun bize hergün sevgililer günü sevgilimle özellikle birgün için kutlama yapmayı doğru bulmuyoruz yea!! vs. vs." diye kimse saçmalamasın gelir ağzını, yüzünü, gözünü dağıtırım vallahi billahi!!
   Hayır efendim yılda birgün sevgililer günü olmak üzere çıkarılmış. Tamam icad-ı mucidi kimse müsriflik olsun diye çıkarmış belli. Ama şu üstteki gibi konuşursanız bende cadı süpürgemle kafanıza kafanıza vururum demedi demeyin.
   İlla gidip hediye alın demiyorum size burada alın bir film, romantizmin daimi dostu şarap (ben içmem ama seveni çok malumunuz), ne bileyim çikolata vs. envai çeşidinden vıcık sevgili şeysi ile romantizm yapın madem. Oturun atkı örün ya da canım nasıl olsa olağanüstü soğuk günler bunlar. Ne bileyim hiç olmadı sarılın ve bir cümle güzel birşey söyleyin.
   Şahsen ben sevgililer gününü seviyorum özel, değişik, hoş birşeyler yapmak için bahanesiz bir gün işte.. Başka gün yapsan derler bayram değil seyran değil diye kıymet bilin azcık tövbe tövbe yarabbim ya!!

                                                                                                                 loves Charlie

P.S: İcad-ı mucidi derken çıkartan şahsiyeti kastettim anladınız siz onu aslında ama not düşmesek olmaz şimdi.

Teallam yarabbim..

  • Bugünlerde Balkanlardan bana bir bıkkınlık geldi anlatamam. Birgün olsun iyi birşey gelmeyecek mi şu Balkanlardan?? Son bilmem kaç yılın (sayıyı aklımda tutamadım kusura bakmayın) en soğuk kışı geldi gele gele.. Birgün de sıcak hava dalgası gelecek mi bu Balkanlardan çok büyük meraktayım..
  • Havalar bir üst maddede de belirttiğimiz üzere olağanın üzerinde soğuk seyrediyor. Parmaklarım donacak diye korkumdan yazı yazamıyorum yani o kadar. (Tamam, kabul abarttım.) Kapalı mekanlar neyse de sokakta kalanların Allah yardımcısı olsun..
  • Bu havada çalışmak da ayrı zulüm! :( İşim var diye şükrediyorum tamam gelmeyin üzerime. Ama iş yerim yakın mesafede olmasına rağmen ulaşım araçları güzergahında değil dolayısıyla da donuyorum yürürken.. Vay benim halime.. Bir dahaki sefer iş ararken toplu taşıma araçlarının kapısının önünden geçiyor olmasına çok büyük özen göstereceğimden emin olabilirsiniz.
  • Dün akşam kuzenim anneme feysbuk hesabı açtı. Ne diyeceğimi bilemeyecek hallere düştüm.. O yüzden feysin havası kaçtı diyorum ben tivitıra geçeceğim duyurulur. :)
  • Sevgililer günü hediyesi arayışındaydım şu ara. Hayır, sonunda hediyeyi de buldum ama soğuk hava muhalefeti dolayısıyla burnumu dışarı çıkaramıyorum ki gidipte alayım dostlar. :(
  • Sevgililer günü ile ilgili saydıracağım az sonra takipte kalın dostlarım...
                                                                                                                     öpüldünüz muahh :)

Alper Canıgüz'den bir yazı..

Parmak uçlarınızda bir karıncalanma hissediyor musunuz?

Resimdeki arkadaşın adı Sensory Homunculus; her bir duyunun kortekste kapladığı alanın büyüklüğüyle orantılı bir beden yarattığımızda insan vücudunun neye benzeyeceğini gösteriyor. Görme, işitme, tatma, koklama… Hepsini toplasanız dokunma duyusunun kapladığı alanı kaplamıyor. Duyuların en yoğunlaştığı bölge ise el parmaklarımız; bir saç telini ayırt edebilecek hassasiyete sahip. Yani Kant boşuna, “El ileri uzanmış bir beyindir,” demiyor ve Emrah Serbes’in yazar olduğunu öğrenen memur bey boşuna onun parmaklarına kast etmiyor. Sözün özü, bakmayın yüreğinde, ruhunda, dalağında falan fırtınalar kopanlara… Acıyı parmak uçlarında hissetmeyen kişiden yazar olmuyor.

P.S: www.afilifilintalar.com adresinde Alper Canıgüz tarafından 26 mayısta yayınlanmış bir yazıdır. Vuruldum yazının kendisine...

Ç'alıntı :)

“O kadar sahte gelir ki, ‘kendine iyi bak’ cümlesi…
Ve bu cümle kadar, sahtedir sevgisi…
Çok saçmadır;
Beni istemeyenin, iyiliğimi istemesi!”

D.Bostancıoğlu

P.S: Bu sözü çok seviyorum. Sanırım sürekli bir yerlerde çalıntılanmasının da sebebi bu olsa gerek çok güzel. Ama yapmayın en azından altına alıntıdır yazın yahu. Ne ayıp, ne ayıp!!

Günlerden birgün...

   Günlerden birgün yani bugün. Bu çarşamba karla karışık yağmur yağıyor. "Hiç sevmiyorum bu işleri ya kar yağsın ya yağmur Oktay Usta'nın tutmayan tarifleri gibi herşeyi karmakarışık etmek niye?" Bu soruyu sessizce içimden soruyorum kendime Allah'ın işinden sual olunmaz diye öğretmişlerdi çünkü elimin mürekkebiyle karışmayayım böyle işlere diyorum.
   Sabahlardan bu sabah bu çarşamba. Yine yeniden her zamanki gibi sıkılıyorum. İnternette yazılar görüyorum. Kadın eşitliği, erkek eşitliği.. Mürekkep lekesi, hapishane eşiği.. Futbol şikesi, manken frikiği... Hayat böyle karmakarışık olmuşken karla karışık yağmur yağmış kime ne? Demokrasiyle karışık tutsaklık yağarken tepemize; kar tutarmış, yağmur ıslatırmış, bugün çarşamba dün salıymış kimlere ne?? Bugün vardı ama yarın yokmuş umrunuza ne???

P.S: Bu yazıyı dün yazdığımdan çarşambaya takılıp durmayınız lütfen. Sevgi, saygı, selam eder ellerinizden öperim.. :)
P.S: Masal yazacakmışım gibi de bir his uyandırıyor başlık ama neyse canım.. :)
3 Şubat 2012

Öyle bir geleyim dedim...


  • Aylar oldu şu klavyeye yanaşamayalı. Herşeyden soğumuş olduğum bu soğuk kış aylarında hiç mi yazasım gelmiyordu. Başkalarını okudum hep ama bir tek cümle yazamadım. Neyse sonunda şeytanın bacağını kırmak bu güne kısmetmiş dostlar geldim.
  • Öyle çok şeyler oldu ki yazsam burada sabahlarız gibime geliyor. En iyisi uzatmamak. :)
  • Aman neyse canlarım. Geçenlerde Kıvırcığımız Elifimiz geldi. Bebek görmeye gittik ama bebeği göremeden geldik. Bizim bebek görmemiz de o kadar olurdu zaten canım.
  • İşimi değiştirdim. Şimdi memur vardiyasındaymış gibi çalışıyorum. Haftasonu tatil falan böyle çok rahat ama rahatlık batıyor bana. İsteksiz böyle soğuk, nemrut birşey oldum işe gidesim gelmiyor. 
  • Kar nedeniyle bu hafta evden çalışıyoruz. Evden çalışmak daha büyük bir stres dostlar demedi demeyin. İki dakika kalksam o anda yazacakları tutuyor. Tabi sonra bu kız hiç çalışmıyor falan olacak. Ay benim çileli başım. :(
  • Aslında bende biraz zeka özürlülüğü var galiba. İş değiştircem diye tabir-i caizse yırttım kendimi. Ama şimdi eski işimi öyle özlüyorum ki.. Öyle özlüyorum işte..
  • İş değiştirmeden önce mutsuzdum. İşimi değiştirdim gene mutsuzum. E ben ne anladım bu işten? Var bu işte bir yanlışlık ama bilemiyorum.. Biraz da yalnızlık var bu işte iyi biliyorum..
  • Evden çıksam on dakika yürüsem Kübra'yı görebilirim. Ama nedense bir ay oldu ki biz görüşemedik. Bir de söyleniyordu haftasonu çalışıyorsun diye. En azından o zaman daha çok görüşüyorduk. Şimdi haftasonu izinliyim de ne oluyor 500 metrelik yolda hasretlik çekiyoruz canlar...
  • Aslında neler neler vardı aklımda yazacak ama işte oturup da yazayım deyince hepsi birden kayboluveriyor. Neyse canım şimdi geldim ne de olsa demekki artık hep gelirim. :)
  • Annemler çizgi film izliyor diye sıkıntıdan yazayım demiştim he. Görüyor musunuz Allah'ın işini??

                                                                                                              hadi çookk öpüldünüz canlar
                                                                                                                            charlie :)

P.S: Babam Kıbrıs'a gitti diye annem depresyona girdi. O çıkınca da ben giriyorum ne olacak benim bu hallerim diye. Ben çıkınca o kaldığı yerden devam ediyor öyle. Aman az normal bir aile olaydık ne olurdu sanki?..

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.