27 Mart 2014

Kısa kısa...


  • Arada bir kısa kısa başlığında da yazayım dedim. Malum maddeli yazmayı sevdiğimi Obama bile duydu. Ayrıca bir konuya bağlı kalamıyorum. Bu bir problem midir? Benim için değil ama sen rahatsız oluyorsan şekerim bilemiyorum. Yani rahatsızlığından keyif alıyor olabilirim. Ama bu benim sadist olduğumu göstermez bence. (Burada doğru terim sadist olmayadabilir. Lakin doğrusunu google'a sormaya üşeniyorum.)
  • Kısa kısa dedim ama ilk madde Everest'e değdi hatunlar. Neyse bu da problem değil. Tatile çıkmama son bir gün kalmışken hiçbir şey bana problemmiş gibi görünmüyor ne yapayım. :) 
  • İçimdeki Ezgi'nin Günlüğü'ne bir dur diyelim hep birlikte çok rica ediyorum. Zira bu haftanın başından beri dilimde "Zerdaliler", "1980" ve "Eksik bir şey mi var?"... Hayır sesimde güzel değil ki dinlemek zorunda kalanlara yazık oluyor. :(
  • Patronumun deniz aşırı seyahate çıkmasıyla birlikte onun yerine ofiste terör estirme görevini ben devralmış bulunuyorum ve görevimi başarıyla yerine getirdiğim kanısındayım. Hayır ben bağırıp çağırmasam sonra o gelip bana bağıracak. Ben de emir kuluyum be şekerim.
  • Bürokrasiden hiç anlamıyorum ve de tamamen zaman kaybı olduğu kanısındayım. Bu sebeple bu konu hakkında bir şey öğrenmeyi de prensip olarak reddediyorum. Kim demişse "cahillik mutluluktur" diye iyi demiş, kesinlikle can-ı gönülden katılıyorum.
  • Bazen insanların haksız öfkelerine maruz kalmaktan çok bunalıyorum. Öfkenin hedefi sen olmasan dahi mağduru sen oluyorsun. 
  • Ve havalar bu kadar güzel olduğunda çalışmak zorunda olduğuma çok üzülüyorum. Öğrenciliğimi özledim vallahi, tek derdim ders olsaydı da bitince çimenlere yayılsaydım. Şimdi ben işten çıkana kadar akşam olacak ve güzel havanın da güneşin de tadına varmaya fırsat olmayacak. Neyse canım yine de çok üzülmeyeyim, haftaya bende fırsat buldukça güneşlenirim. :)
  • Resim diyor ki: "Bana minicik bir daire, yetecek kadar yiyecek ve seveceğim bir iş ver." Kimse bunları verecek olan bir adet de ben istiyorum daire ve de özellikle iş kısmından... 
  • Güneşli günleriniz olsun. Sevgiler Applesodaa.
  • Notlu madde: Aralara böyle koyu renkli maddeler koyunca yazı devlet dairesi yazışması kadar havalı oluyor gibi bir his var içimde ama benim hislerimin güvenilirliği de çok değildir. Notlu maddenin notu: Çocuk muyum neyim? :)
26 Mart 2014

Günün sözü olsun bu da..

denmez Barış Abi.

Sevdiceğime mektuplar... #5


İlk nefesinde onu mühürledim
Benim, hakkım olduğu için benim,
doğumdan ölüme kadar benim
Benim, babalarımızın yeminiyle benim.

-LORD ALFRED TENNYSON

Onaylanmaya ihtiyaç duymamam aykırı bir kişilik olduğumu göstermez sanıyorum...

Bazen tek ihtiyacımızın insanlar tarafından kabul görmek olduğunu düşünmüyor değilim. 

Düşünsene; bugün iş yerinde bir arkadaşın giydiğin kıyafeti beğenmezse, günün sonunda sende giydiğin kıyafetin sana hiç yakışmadığını düşünmeye başlarsın. Aslında sabah ne heveslerle giymiştin onu hatırlıyor musun?

Diyorum ki insanlar tarafından onaylanmayı beklemeyelim. Tek ihtiyacımız aslında kendimizi onaylamamız. 

Makyajsız geldiğimde işe hasta gibi görünüyorsun böyle diyorlar. (Çünkü o kadar soluk ki ten rengim.) Önemli değil ben hasta hissetmiyorum diyorum.

Kendimi onaylıyorum. İnsanların beni onaylamasını, beğenmesini, kabul etmesini beklemiyorum. Zira beni onaylayacak bir bünye bulmam belki de ömrümce hiç nasip olmayabilirdi.. (Sevdiceğimi bu konudan hariç tutuyorum.) 

Kısaca; kendinize inanın.. Nasıl hissediyorsanız aslında öylesinizdir ve insanlar size kim ya da nasıl birisi olmanız gerektiğini söyleyemezler. Olduğunuz kişiden hoşlanmıyorlarsa da bu onların problemidir, sizin değil.

Resmin Türkçe Meali der ki: "Birisinin seni tamamlamasına ihtiyacın yok. Tek ihtiyacın olan birisin seni tamamen onaylaması." Tam tercüme için ehline başvurmayı ihmal etmeyiniz.

Not: Resimde yer alan söz İngilizce olduğunda çok kafiyeliydi aslında ama Türkçe'ye çevirince de ne alaka dedirtmiyor değil.
25 Mart 2014

#şiirsokakta


Sokak Lambaları


Çöl ile gök gibi buldular birbirlerini. Aralarında bir yağmur eksikti.

Nazan Bekiroğlu / Nar Ağacı

Not: Resim buradan alıntıdır. Bayıldım.

İçim, kendimden yorgun benim.


demiş,

Birhan Keskin

Çay var içersen...

   Bugün havanın sıkıntılı olmasına müteakip içimde de bir sıkıntı var. Sabah annemle beraber işe gidelim dedik ama trafiği görünce mızıkçılık yapmaya başlıyor. Daha da seninle yola çıkmam şekerim.

   Ofise gecikmeli de olsa gelebildim çok şükür lakin bu yağmurlu günler beni benden alıyor. :(

   Annem yaz mevsiminde beklenen kuraklığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden bile daha çok dert edindi kendine. Neymiş efendim su da yokmuş böyle çok yıkanması gereken sebzeler falan pişiremezmiş artık! Ispanak yıkarken sinirleniyor bu sebeple.

   Şu pazar günü gelmedi gitti... :( Hayır, sanmayın ki seçimler için heyecanlıyım. Oyumu kullanır kullanmaz tatile ışınlanıyorum. :) Tatlı mı tatlı bir haftasonu tatilinden sonra da bir hafta yıllık izindeyim. :) Gelsin pazar artık gelsin...

   Zamansız sipariş veren müşteriden haz etmediğim gerçeğini göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum. Siparişlerinizi ertelemeden önce lütfen tatil planlarımı inceleyiniz.

   Ofiste Esracımla yeni bir uygulama başlattık. Bedenlerimiz birebir aynı olduğundan giymediğimiz kıyafetleri değiş tokuş ediyoruz. :) Ah bir de ayak numaralarımız tutsaydı... :(

   Bu salıyı da yine cuma sanıyorum tatil moduna girdiğimden midir, yoksa bende bir sıkıntı mı var bilemedim lakin bundan böyle bana her gün cuma canım.. :)

   Bugün içerisinde kısmetse Süprizli Dükkana'a en son yaptığımız pastaların resmini ekleyeceğim. sürekli pasta yapmaktan siteye yazı eklemeye fırsat kalmıyor. :( Maddenin notu: Bu benim tembelliğimle de alakalı olabilir.

   Giderken: Çay demledim demek isterdim ama ofis şartlarında olmuyor. Demleme yok da çay sallarım içersen. :)
21 Mart 2014

#şiirsokakta


Cumalar Candır!!

  • İki gündür mide bulantısıyla baş edememekteyim. Soğuk algınlığını yeni atlatmış benim bünyeye mide üşütmesi lazımdı zaten. Beni ararsanız tuvaletteyim şekerim.. Midemde her şey dönüyor dönüyor...
  • Twitter kullanmadığımdan, kapatıldığını ancak bu sabah öğrendim. Artık ne yapacaklarını şaşırdılar. Sanırım sırasıyla facebook, tumblr, blogspot, wordpress'e de elveda diyeceğiz. Kuzey Kore'ye gün be gün artan benzerliğimizin farkında mısınız bilemiyorum?? Diren sosyal medya!!!
  • Bu hafta havaların kararsızlığından bana fenalık geldi. Önümüzdeki hafta havanın kek gibi kararlı olmasını diliyorum. :) Bugün güneşin güzelliğini fırsat bildim ve bez ayakkabılara geçiş yaptım. :) Darısı hırkayla dışarı çıkabileceğim günlere.. :)
  • Kız kardeşimin bugün ofise gelmesiyle birlikte herkes şok üstüne şok geçirdi. Ufacık tefecik ve de makineci olması nedeniyle insanlara bir inanamazlık çarptı tabii ki. :) Lakin kız kardeşim de pek bir hanımefendi canım. :)
  • Ayrıca ailecek hamur işleri konusunda becerikli olduğumuzu da söylemeden geçemeyeceğim. Kız kardeşim muffinleriyle ofistekileri çarptı bugün kızları da karamelli cupcakeleri için eve davet etti. :)
  • Güzel ve de güneşli sımsıcak bir cuma geçirmeniz dileğiyle... Sevgiler.. Applesodaa.


19 Mart 2014

Geleceği olmayan kadınlar...


Doğu’da kızlar kadın doğar. Ecellerinden önce ölürler. İlk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek o kadar çok kadın gömer ki artık toprak bile dişidir. Bu yüzden toprak ana diye bilinir. Perilerin şanı burdan gelir. Diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır. Bu yüzden verimsiz ve çoraktır. Bunada kadının intikamı denir.

Hakan Günday
18 Mart 2014

Bir Türk Annesi Der Ki...


İçime atıyom...

  • Bu sabah telefonum kapanmış, alarmım da çalmamış. Güya akıllı telefon şimdikiler, ah o takoz dediğimiz telefonlar kapalı olsa dahi çalar uyandırırdı bizi. Şimdikiler pek bir duyarsız şekerim, gerçi bugün iyi ki de çalmamış. Zaten içimde bir sıkıntı bir hüzün var. Sabah ilk duyduğum ses çalar saatimin melodisi olsaydı kendi kendimle çelişirdim. Çalar saatimin melodisi için şuraya lütfen.
  • Bugünü hep cuma sanıyorum. Oysa ki tatlı güneşli bir salı ama belki de bu sıcaklığından benim onu cuma zannetmem. Sanki başka hiçbir gün böyle huzur veremezmiş gibi geliyor.
  • Enteresan kokular geliyor burnuma, arada da kokuyormuşum gibi hissediyorum. Aslında dün akşam yıkandım sabah mis gibi playboy parfümümü sıktım. Yahu kazağım bile yumuşatıcı kokuyor. Nereden geliyor bu koku delireceğim?? (Ayrıca bu parfümün bayan versiyonunu playgirl yapsınlar lütfen ya.)
  • Delireceğim demişken ofiste sürekli bir iş yaparkan "Ay şimdi intihar edeceğim!" diye söylendiğimi bilen bilir, bilmeyenlere selam eder gözlerinden öperim. Değişen ruh halimle beraber "Ay katil olacağım!" ve "Ay bayılacağım!" şeklinde farklı versiyonlarını da kullanıyorum. Ofistekiler de beni psikopat sanıyor sürekli bu söylenmelerim nihayetinde, halbuki karıncayı bile incitemem ben şekerim sade dilimde var...
  • Yelit kuzumla uzun süredir yaptığımız piyasa araştırmaları neticesinde İstanbul'da bir iç çamaşır mağazası eksikliği gördük. Bu konuya merhem olmayı kendime bir vatan borcu bildiğimden Yelit kuzumu dükkan açması için teşvik edeceğim merak etmeyiniz. Neden ben açmıyorum diye soruyorsanız ben pastacıyım şekerim ikisinin birden muhasebesini tutmam zor olur. :)
  • Sevdiceğimle bir daha ayrılmamak üzere kavuşmamıza son 197 gün kaldı. Direniyorum mesafelerine Türk Silahlı Kuvvetli...
  • Erkeklerin kendi aralarında konuşmalarında neden hitap şekli "ciğerim, gözüm" şeklinde vücut organları oluyor? Misalen: Eyvallah ciğerim, sağolasın gözüm.. Ama neden?? Taktım bu konuya cümle içinde sürekli bu hitapları kullanma eğilimindeyim şimdi..
  • Cumartesi Küboşcuğuma davetliyim. Kendisi gönlümü alabilmek için yağcılık üzerine yağcılık yapıyor ama affetmem öyle hemen süründüreceğim... :)
  • Hepinize sevgiler sunarım ciğerim. :)


14 Mart 2014

Cumalar Candır!!

  • Yine bir cuma ve yine içimde bir heyecan.. :) Sevdiceğime kavuşmama gün geçtikçe daha da az kalması beni benden alıyor içim sevgi kelebeği oldu. :) 
  • Bu cuma tam cuma havasında gidiyor şimdilik. İş yerinde herhangi bir krizimiz olmadı çok şükür hatta gülüp eğleniyoruz bir yandan da iş yaparken. Boş durmaya gelmiyor şekerim hemen başlıyor sonra bizim patron "Maaşınız takır takır yatıyor. Siz hiç iş yapmıyorsunuz. Siz beni batıracak mısınız?" diye. Benim patronun namını bilenler bilir. Bilmeyenler çok ucuz yırtmış bu konudan. :)
  • Rizzoli & Isles diye diye dilimde tüy bitti. Beklemekten içim şişti ama ne dizi başladı ne de Cnbc-e dergi çıktı ki bir bilgi alabileyim. Bende Tess Gerritsen'in romanlarını okumaya karar verdim, bekleyişi güzelleştirmek adına. :) Cerrah ve Çırak'ı okudum. Şimdi sıra Günahkar'da. :)
  • Bir çeyrek yılın ardından iş yerinden bir haftalık yıllık izin alayım dedim ama? Patronlarımdan birisi "Bir hafta uzun değil mi ya?" derken diğeri "Bilemedim ki izin versem mi vermesem mi?" diyor. Ah be canım siz iki haftada bir tatile giderken biz gitmeyin diyor muyuz hiç? Neden bu mızıkçılık anlamadım ki en nihayetinde kanuni hakkım bu izin yahu?
  • Bu şirkette çalışmaya başladığımdan beri personelin yarısı değişti. Nitekim kalan yarısı da değişecek gibi duruyor. Çok yakında en kıdemli personel ben olacağım sanırım ciğerlerim. :)
  • Linkedin platformunda bir hesabım olmasına rağmen tamamıyle gereksiz buluyordum bu platformu lakin o bana geçen gün oradan bir iş teklifi gelene kadardı. Arkadaşlar gerçekten faydalıymış eğer kullanırsanız şahsen ben kırk yılda bir açıyorum. Onda da şansım tuttu. :)
  • Konudan konuya atlamakta ancak bu kadar kel alaka konuları birleştirerek ben bir rekor kırabilirdim diye düşünüyorum. Gözlerinizden öperim. Applesodaa.


11 Mart 2014

#şiirsokakta


Sulu bir yazı...


  • Hafta sonları çok mu hızlı geçiyor yoksa bana mı yetmiyor bu tatiller bilemedim. Lakin hafta sonu tatili başladığı gibi bitiyor, bende hiçbir şey anlamıyorum bu tatillerden. Senelerce dua ettim hafta içi dört gün çalışalım, 3 gün tatil yapalım diye yine tutmadı... :(
  • Şu yağmurlu günleri bir ben mi sevmiyorum? Yağmur yağınca bir tek benim mi tadım kaçıyor? Allah aşkına varsa bir seveni söylesin bakın öyle böyle değil çok merak ediyorum yahu.. Ben yağmur yağsın da dışarı çıkayım diye bekleyen kim var orada??
  • O zırt pırt bahsettiğim inşallah gerçek olacak olan planlarımız yine planlarda kaldı. Hatta gerçek olmaya bir adım dahi yaklaşamadı. Bu durumda bana yine hasret, bana yine hüsran, bana yine sinirlenip sinirlenip sinirimi çıkaramamak düştü. :(
  • Göbeğim aldı başını yürüdü zannederken ben aslında o göbek değil bildiğimiz gaz ve ödem imiş. Su içme ihtiyacım akşamdan akşama yatarken bir bardaktan ibaretti. Bu da velhasılı bedenimde ödeme sebep oluyormuş. Günde bir buçuk litre su içmeye başladıktan sonra 3 gün içinde o şişkinlikten eser kalmadı canlarım. Hatta cildimin de giderek güzelleştiğini bizzat görüyorum. Bana kalırsa gözeneklerim bile sıkılaştı. :) 
  • Bu arada bir insanın günde üç litre su içmesi lazım dediler. Lakin ben bir buçuk litreden sonra kendimi yürüyen varil misali şişkin hissettiğimden onu kendime göre uyarlayıp 1.5 litreye düşürdüm. Ben hepi topu mini minnak bir insanım ama canım o kadar suyu nereme içeyim??
  • Ayrıca eskiden günde kaç bardak çay - kahve içtiğimin hesabını tutamazdım. Su içmeye başladıktan sonra sabah bir bardak kahvaltı ile çay içiyorum sonra da çay - kahve içme ihtiyacı hissetmiyorum. :) 
  • Çok sulu bir yazı oldu farkındayım ama ne demişler su hayattır. :) Ayrıca şu üç noktalardan da bir vazgeçemedim sevgili okuyucum evet biliyorum. :) Ayrıntıya çok takılmayalım.
  • Kocaman sevgiler gönderirim. Applesodaa ofisten canlı bildirdi.
Not: Direniyoruz sevdiceğimin gelmesine az kaldı. :) Mesafelere hayır!!
4 Mart 2014

#şiirsokakta

Bunu da sürekli oradan buradan düşüp duran şahsıma armağan ediyorum.

Not: Bendeki de nasıl bir egoysa artık... İdare edin ama canım benim sevdiceğim uzakta.

Ne derler?

   Sözlendiğimden beri annem çeyiz diye tepeme bindi. Çeyiz namına bir çöpüm bile olmadığını düşünürken ben kıyıdan köşeden, gelenden gidenden derken tam bir kutu dolusu başörtü ve havlum oldu. Hepsini gelene gidene hediye edeceğim. Dantel falan beni bozar. :(

   Sonrasında annem bir tutturdu hadi alışverişe gidelim hadi alışverişe gidelim. Gittik lakin gitmez olaydık. Sadece ev tekstili almamıza rağmen 1600 TL'yi gördüm kasada.. Hepi topu 4-5 nevresim, bir bornoz takımı. Bir de marka takıntısı çıktı başımıza vay efendim Taç olacakmış, Karaca olacakmış. Hayır sanırsın ki biz hep markalı nevresimde yatarak büyümüşüz. :( Annem beni çeyiz adı altında iflasa sürükledi de ruhunuz duymadı...

   Ev tekstilini kenara koyunca tabak-çanak alışverişine el attım. Porselen yemek takımları içindeki neredeyse tamamı gereksiz parçalar yüzünden beni daralttığından sadece tabaklardan oluşan iki takım aldım, hafifledim. Hatta onları da netten sipariş ettim. Hiç yorulmadım. :)

   Bunun dışında kızlar, teyzem falan derken ortalık bardaktan, fincandan geçilmez oldu. :)

   Asıl komedi ise şunu da alalım dediklerinde hayır ben ondan istemiyorum deyince yaşanıyor. Misalen:

Annem: "Kızım yatak örtüsü alalım, bak bir model beğen sen."
Ben: Yatak örtüsü almayacağım ya gereksiz o sabah sabah bir de onu sermeye uğraşamam işe geç kalırım.
Annem: Aaa yatak örtüsüz gelmiş derler.
Merve: (Kızkardeşimin arkadaşı.) Valla derler.

   Aynı diyalogda yatak örtüsü yerine çelik tencereyi de koyun şimdi. Birebir bu konuşmalara sürekli maruz kalıyorum. Hayır ne almayayım desem "O olmadan gelmiş derler oluyor." Sanki millet işi gücü bırakacak da ne getirdiğimi sayacak. Hayır diyelim ki dediler. Ben niye dert edeyim canım parası benden çıkıyor nihayetinde.. 

   Bütün bunları gün aşırı yaşamayı bırakın bir kenara size anlatmak bile beni yordu gideyim de az dinleneyim. :) 

Kendi kendime yaptım...


Modayı takip etmem şekerim lakin,
 "do it yourself" konusu alıp başını dağdan aşınca şu işe de bir el atayım dedim.

  1. Öncelikle eski mutfak sandalyelerinin oturma kısımlarını söktürdüm.Mini minnacık bir insan olduğumdan benim kuvvetim sandalyeleri sökmeye yetmedi. :)
  2. Bir üst maddede yer alan yetersiz kuvvetime binaen erkek kardeşim devreye girdi. Kendisi sandalyelere orantısız kuvvet uyguladığından sandalyelerden biri oldukça hasar gördü.
  3. Sonra sökülen sandalyelerimizin oturma kısımlarının her birini farklı bir kumaşla kapladım. :) Bu esnada mobilyalar için kullanılan arkası olmayan zımba kullandım. Teknik olarak adı nedir bilemiyorum.
  4. Sandalyeleri boyamak için seçtiğim her kumaşa da güzelce uyan sütlü kahve rengi tatlı bir boya aldım. Lakin annemin nefes darlığı olduğu için evde boyatmadı. Havalar kötü olunca balkonda boyayamadım. Havalar iyi olunca misafirden fırsat bulamadım. Şimdilik sandalyeler boyanmayı beklemekle meşguller.
  5. Peki kendi kendime yaptığım neydi diye soracak olursanız, sandalyeleri kaplamak değildi sonrasında gelişen olaylar silsilesiydi. :(
  6. Öncelikle kız kardeşim sandalyelerden birinin içine düştü. :( Gülmeyin gülmeyin. Sandalyeleri söktükten sonra boyayacağım diye bir türlü geri sabitlemediğimden kızın sırtı gitti. :(
  7. Sonrasında erkek kardeşimin orantısız kuvvetine müteakip hasara uğrayan sandalyeye oturduğu bir vakit sandalye çiçek gibi yanlara doğru açılınca kız yine düştü. :(
  8. Tabii herşey onun başına gelenlerle sınırlı kalmadı. Önceki akşam da ben sandalyenin içine düştüm. :(
  9. Sonuç olarak kendi kendime ortalığa verdiğim şu hasarı on kişi birleşse veremezdi. Şimdilerde mobilyaların kendi başlarına daha mutlu olduğuna inanıyorum. Onlar mutluyken de ben sağlıklı oluyorum. Do it yourself falan yapacağım derseniz de tedbiri elden bırakmayın diyorum.
  10. Öperim. Applesodaa.

Benim hala umudum var!

  • Galiba, sanıyorum, bir ihtimal planlarımız sonunda gerçekleşecek gibi... Ama hala çok heveslenemiyorum çünkü olabilir de olmayabilir de... Ah beni bu muallakta kalmalar bitirdi. Ama olsun benim hala umudum var!! 
  • Bu arada "Dayanın canlarım büyük kavuşmaya son 26 gün!!!" O gün geldiğinde sanıyorum yirmi gün kadar blogu tatil edeceğim. Size de kafanızı dinleme fırsatı olsun bu tatil. Sonra bütün gücünüzü ve kuvvetinizi toplayarak bana geri gelin. Çünkü sevdiceğim yine gitmiş olacak ve ben burayı ağlama duvarına çevireceğim... Blogu sel basmasa bari...
  • Dünden beridir başımda bir ağrı... Geçmedi gitti. Ben kendimden geçtim. O benden geçmedi. Kafamın sol yanına doğru kaymakla beraber halen devam etmekte. Git başımdan ben sana göre değilim dedim. Dinlemedi.
  • Çeyiz alışverişinin bir kısmını da kendimi hiç yormadan internetten halletmek tabi ki benim işim. :) En son aldığım tabaklar da gelmiş ancak evde kimse bulunmadığından komşuya bırakmışlar. Annemler de lütfedip almamış bile. İnşaallah komşu benim tabakların üzerine yatmamıştır. :(
  • Yazacak da birşey kalmadı. Saygılarımla Applesodaa.


3 Mart 2014

İçim ürperiyor...


  • Havanın bu kararsız hallerinden başıma ağrılar girdi, içime sıkıntılar geldi... Ah şu resimdeki gibi görünsen madem ille de sıkıntılı görüneceksen canım İstanbul. Bir grilik bir donukluk var hallerinde..
  • Evimiz bir nevi misafirhane olduğundan gelenin gideni hesabını tutmaya yetişemiyoruz. Dün de misafirleri yolcu etmemize müteakip başladım cupcake çalışmalarına. Her bir ürün yeni bir stres ve korku getiriyor beraberinde ancak teslimatı yapıp da müşteriden bir gülücük kapıp, güzel bir kelam duyduysak içimiz ferahlıyor. Bugün o ferahlığa kavuşsam da, havanın bu soğuk hali beni benden aldı yine..
  • Elementary dizisini izlediğimi buralarda bir ara yazmıştım. Sonunda Watson'un Holmes'le kalmayı kabul etmesiyle beraber benim için de dizi biraz keyif verici olmaya başladı. Bu akşam 1. sezon finalinde görüşelim canlarım. :)
  • Hafta sonu için planlarım var. Kısmetse inşaallah bu sefer şeytanın bacağını kırıp da planlanmaktan eskiyen planlarımızı icraata kavuşturabileceğiz.
  • Bir üstteki madde çok karışıklı oldu biliyorum ancak düzeltecek halim yok. :(
  • Bir yorgunluk bir halsizlik ki üzerimdeki sormayın. Dokunsalar oraya düşecek gibiyim. Bu etkiyi bende yaratan şey dün sandalyeden düşmem de olabilir. Fakat orasını hiç mi hiç sormayın.. 
  • Yarın da Küboşcumla bir çay içme planımız var, akşama Boğaziçi Yaşam Merkezi'ne bekleriz. :)
  • Şimdilik selam eder, giderim. Yarın görüşürüz şekerlerim. :) 

Search

About

Bendenizle ilgili bilgiler için "Kim Bu Kız" sayfasına gidiniz lütfen.